Meme Kanseri Tarama ve Teşhis
Tarama, artık iyice belirgin hale gelmeden, kanser olup olmadığını belirlemeye dair yapılan incelemelerdir. Her geçen gün yeni yöntemler geliştirilmeye devam edilmektedir.
Kanser taramasının genel amaçları:
• Hastalığa tutulanların sayısını azaltmak,
• Hastalık sonucu hayatını kaybedenlerin sayısını düşürmek, hatta kanser sonucu ölümleri tamamıyla sonlandırmak,
• Genetik mutasyonlar veya bazı riskler nedeniyle normalden daha çok tetkik yapılması gereken daha yüksek riske sahip bireyleri belirlemek
Meme Kanseri için Tarama Bilgisi
Mamografi
Mamografi, sağlıklı kadınların, meme kanseri bakımından taranmasında etkili bir araçtır. Mamografi ile yapılacak tespitler sonunda, erken teşhis kansere bağlı ölümleri önemli miktarda düşürmektedir. Son zamanlara kadar yapılan mamografi ölçümlerinde %10 düzeyine kadar, “hatalı pozitif” ( hasta olmadığı halde hasta sonucu verme) ve bunun tam tersi “hatalı negatif” (hasta olduğu halde sağlıklı sonucunu verme) söz konusuydu. Ancak günümüzde geliştirilen, dijital teknolojiyi kullanan mamografi cihazları, çok daha doğru ve net olarak sonuç alabilmektedir. Hatta 3d Mamografi denen ve yaygınlaşmaya başlayan bir cihaz ise çok daha iyi bir kanser bulucudur denebilir.
Diğer meme kanseri tarama yöntemleri
Ultrason ve manyetik rezonans görüntüleme ( MR ya da MRG ) (Magnetic resonance imaging – MRI) gibi tarama seçenekleri, halen çok sayıda kadında, meme kanseri taraması bakımından işlevlerini yerine getirmektedir. Ancak, bu alternatif tarayıcılar, meme kanseri ihtimali fazla bazı kadınlarda, meme doku yoğunluğu çok fazla olmayanlarda veya meme muayenesi sırasında bir kitle ile karşılaşıldığında yararlı olabilir. Tarama da ultrason kullanmak çok önerilmez zira hatalı pozitif oranı oldukça yüksektir.
Amerikan Kanser Derneği (ACS), bu tür görüntülemeler için en azından 6 ay kadar tekrar test yapılmadan beklenmesini önerdiğinden, hatalı pozitif ve hatalı negatif sonuçların azaltılması önemlidir.
MRG, göğüs dokusu çok yoğun olsa ve aranan doku çok ufakta olsa, ultrason ve mamografi ile kıyaslandığında, daha iyi çalışabilir. MRG’nin olumsuz yani ise hatalı pozitif sonuçların daha fazla olmasıdır. Ayrıca, mamografinin bulabildiği ve situ meme kanseri ( DCIS ) için anlamlı olan, kalsifikasyonları ( minik kalsiyum lekeleri ) MRG’de görüntülenemez. MRG, bir mamogramda bulunabilen kalsifikasyon denilen küçük kalsiyum lekeleri göstermez.
Bu tür görüntülemeler, fiziksel olarak yapılan muayene sonrası, doktorunuzun ihtiyaç olduğunu düşünmesi üzerine uygulanır.
Tarama önerileri
Farklı organizasyonların, mamografinin faydaları ve zararları göz önünde bulundurmaları sonucu çeşitli tarama önerileri sunduklarından söz edilebilir. Tabi, tarama önerilerinden ziyade, taramanın hangi yöntemle ve hangi sıklıkla yapılacağı, her kadın ve doktoru tarafından verilecek kişiye özel bir karardır.
Bu organizasyonlar arasında; ABD Önleyici Hizmetler Görev Gücü ( USPSTF ), Amerikan Kanser Derneği ( ACS ), Meme Görüntüleme Derneği ile Amerikan Radyoloji Koleji hemen akla gelmektedir. Genel öneriler arasında şunlar yer alır:
- Kadınlar, 40 yaşından itibaren, yıllık olarak mamografi taramalarına başlamalıdırlar.
- 50’li yaşlardan 74 yaşına kadar mamografi taramaları iki yılda bir olarak uygulanabilir.
Mamografinin kırklı yaşlardan itibaren kullanımı, erken teşhis ile yaşam kaybının önlenebilecek olmasından kaynaklanmaktadır. Bu genel program, yüksek riske sahip kadınlarda daha sık peryotlarla uygulanabilir. Bu genel taramaların dışında, 40 yaşlardan önce ya da sonra saldırgan, hızlı etkili kanserler içinde doktorunuz her zaman meme taraması yaptırmanızı isteyebilecektir. Kendi kendini muayene de son yıllarda fazlaca dillendirilmektedir. Kadınların kendi göğüslerine dikkatle yaklaşmaları, olası değişiklik durumlarında, doktorlarına başvurmaları son derece önemlidir. Özellikle, saldırgan kanserler, genellikle periyodik muayenelerde değil, ara muayenelerle yakalanır.
Meme Kanseri Belirtileri ve İşaretleri
Çoğu durumda, meme kanseri teşhisi alan kadınlar, bir belirtiyi fark edemeyebilirler. Aşağıda sıralanan bazı semptomlar kanserle ilişkili olabilir. Ancak bazen farklı bir sağlık durumu ile alakalı da olabilir.
- Göğüste ya da kolun alt bölgesinde, sert bir kitle ya da doku. Göğüste veya diğer kolun alt bölgesinde aynı bölge kontrol edilerek, bu sertliğin bedeninizin doğal bir parçası olup olmadığını kontrol edebilirsiniz.
- Memenizde biçimsel ya da hacim bakımından ani değişmeler,
- Birden bire, sadece bir memede meydana gelen kanlı meme başı akıntısı,
- Meme ucunun içe dönmesi ya da aşırı meme ucu ağrısı,
- Teninizin tahrişi, yeni kırışıklıklar oluşması, büzüşmesi gibi değişiklikler göstermesi,
- “Peau d’orange” adı verilen, turuncu renkli pullanmış, çukurlaşmış ve şiş göğüsler,
- Özellikle geçmeyen meme ağrıları. Ağrı durumunda kanserle ilgili olmasa da doktorunuza başvurmalısınız.
Doktora başvurduğunuzda, şikayetinizin ne kadar süredir ya da hangi sıklıkla görüldüğünü size soracaktır. Tüm bunlar tanıya yardımcı olması bakımından önemlidir.
Kanser tanısı durumunda, kanserle mücadele kadar, kanserin neden olduğu sıkıntıları azaltmakta hedeflenecektir. Buna “destekleyici bakım” ya da “palyatif tedavi” denir.
Meme Kanseri Tanısı (Teşhisi)
Pek çok kanser çeşidinde, kanser teşhisini kesinleştirmenin en önemli yolu biyopsidir. Biyopsi için, hekim, sorunlu dokunun küçük bir miktarını alarak, bu dokuya bazı testler uygular.
Bu bölümde, meme kanseri tanı alternatifleri ele alınmaktadır. Hekim, kullanacağı tanı alternatifine karar verirken aşağıdaki faktörleri dikkate alacaktır.
- Söz konusu kanser çeşidi,
- Görülen semptomlar,
- Hastanın sağlık durumu ve yaşı,
- Hastanın geçmiş tahlil ve görüntüleme sonuçları.
Olası meme kanseri değerlendirmesinde bir test ihtiyacı, çoğu kez doktor tarafından, başta mamograf ile olmak üzere bir taramada kitle ya da kalsifikasyon tespiti veya hekimin fiziksel muayenesi sırasında ya da hastanın kendi kendini muayenesi ile göğüs bölgesinde kitle olduğunu fark etmesi ile başlar. Ya da daha seyrek olarak meme bölgesinde bazı renk, şekil değişikliklerinden kaynaklanır.
Meme kanseri tanısı için ya da meme kanseri tanısından sonra, durumu takip etmek için aşağıdaki testlere başvurulabilir. Elbette her hastaya her test uygulanmayacaktır.
Görüntüleme uygulamaları
Görüntüleme uygulamaları, bedenin deri altında kalan ve gözle görülemeyecek kısımlarını incelemek için kullanılır. Meme kontrolü sırasında, belli bir alan ile ilgili daha çok bilgilenme ihtiyacı hasıl olabilir. Bu gibi durumlarda meme görüntüleme uygulamalarına müracaat edilir.
- Tanı mamografi uygulaması; tarama mamografisine benzer. Ancak tanı mamografisinde meme yapının daha fazla görüntülemesi yapılır. Göğüs kitleleri ve akıntılarında bu uygulama kullanılır. Tarama mamogramı sonrasında, durumu netleştirmek için de tanı mamografisi uygulanır.
- Ultrason; ultrason, ses dalgaları ile çalışır ve ses dalgalarıyla, bir bakıma dokunun resmini çizer. Ultrason ile kanserli ve kansersiz kitle ayrımı yapılabilir.
- MR; Dokuların, detaylı görüntülerini sağlama bakımından x-ışınları kullanmayıp, manyetik alanlardan faydalanır. Detaylı görüntülemede netlik, uygulama öncesi “kontrast madde” denen özel bir kimyasalın hastaya damar yoluyla verilmesiyle yapılır.
Biyopsi
Mikroskobik koşullarda incelenecek çok az doku örneğinin, alınmasıdır. Diğer testler ile kıyaslandığında kesin tanı için tek yöntemin biyopsi olduğu söylenebilir. Biyopsi ile alınan doku örneği, laboratuvar testleri uygulamada ve bunları yorumlamada uzmanlaşmış bir doktor olan patolog tarafından uygulanır ve değerlendirilir.
Doku örneği almada farklı iğneler kullanılır.
• İnce iğne aspirasyon biyopsisi: Bu uygulamada, biyopsi ile küçük bir hücre örneği sağlamak için ince bir iğneden faydalanılır.
• Çekirdek iğne biyopsisi: Bu uygulamada, orta büyüklükte bir doku örneğini sağlamak amacıyla daha geniş bir iğneden faydalanılır. Bu tip biyopsi uygulaması, fiziksel muayene ya da görüntüleme muayenede veya görüntüleme sırasında, anomaliyi saptamak amacıyla kullanılan tekniktir. Genellikle uygulama sırasında lokal anestezi kullanılır.
• Cerrahi biyopsi: Bu uygulama ile çok miktarda doku alınır. Ancak meme kanserinde öncelikle tanı amacıyla biyopsi uygulaması ve daha sonra kanser sağaltımına yönelik ameliyat uygulandığından dolayı, cerrahi biyopsi, tanı amacına uygun değildir. Kanser tanısına en uygun biyopsi uygulaması çekirdek iğne biyopsi yöntemidir.
• Görüntü kılavuzluğunda biyopsi: Bu yöntemde iğne, mamografi, ultrason veya MR tekniklerinden birinden faydalanarak, hedef bölgeye yönelir. Buna stereotaktik biyopsi de denir. Biyopsi örneğinin alındığı bölgenin bazı durumlarda noktasal olarak işaret koymak için titanyum işaretleyiciler kullanılır.
• Sentinel lenf bezi biyopsisi: Bu yöntem, meme çevresinde bulunan lenf nodlarında kansere yönelik gerçekleştirilir.
Biyopsi örneğinin analizi
Biyopsi ile alınan örneğin tetkik edilmesi, kanserli doku ile ilgili detaylı bilgi ve tedavi planlaması yapılması bakımından önemlidir.
Biyopsi analizi ile tümörün özellikleri, büyüklüğü, yayılıcı olup olmadığı gibi tespit edilir.
- HER2 denen ve invaziv ( yayılıcı ) kanserler için uygulanan bu test ile bazı ilaçların kanser tedavisinde çalışıp çalışmayacağını gösterir. Uygulanan test bazı durumlarda farklı tümörler için tekrarlanır. HER2 testi pozitifse planlanacak tedavi buna göre planlanacaktır.
- Tümörün sınıflandırılması. Tümörün biyopsi ile elde edilecek bazı bulgular ile sınıflandırılacaktır. Mesela, kanserli hücreler, normal hücrelere göre farklı mı görünüyor, farklıysa bu fark ne kadar? Kanserli hücrelerde büyüme hızı yüksek mi düşük mü? Gibi sorulara yanıt biyopsi ile aranır. Kanserli hücre ile normal hücre görünüş farklılığına göre üçlü olarak sınıflandırmaya gidilir. A- Kötü farklılaşmış ( Kolay ayırt edilebilen), B- Orta Farklılaşmış ve C- İyi Farklılaşmış (Zor ayırt edilebilen) şeklinde sınıflandırmaya gidilir.
- Tümöre uygulanabilen moleküler test. Hekim, genler, proteinler ya da kanserli dokuya özgü başka bazı özelliklerin tespiti amacıyla çeşitli uygulamalara gidebilirler. Örnek olarak çeşitli moleküler testler aşağıda verilmiştir:
o PD-L1: PD-L1 proteini bağışıklığın düzgün çalışmasına sekte vurur..
o MSI-H ya da dMMR: Bu test ile kanserli kitlelerde ilgili proteinlerin düzeyinin ölçülmesi hedeflenir. Bu proteinlerin artışı kanserin yayılmasını kolaylaştırır.
o NTRK: Bu bir gen füzyonudur ve Meme kanseri bakımından değişiklikle meydana gelir.
o PI3KCA: Meme kanseri bakımından özel olarak takibi yapılan bir gen mutasyonudur.
Bir yanıt yazın