Meme Kanseri Nedir?
Meme, dokusal bakımdan farklı yoğunluklardan oluşan bir organdır. Bu dokular arasında loblardan oluşan bir ağdır. Bu lobların her biri, lobül denen ve süt bezinin dahil olduğu çok sayıda tüpçüklerden oluşur. Yine kanalcıklar, lobdan meme ucuna süt aktarımına yarayan bezleri ve lobları birleştirir. Meme başı, meme ucunu çevreleyen koyu renkli bölge, areolanın orta yerinde bulunur. Kan ve lenf damarları memede bulunmaktadır. Kan damarları bilindiği gibi hücreleri besler. Lenf sistemi bedensel atık ürünleri boşaltımını sağlar. Lenf damarları, lenf düğümleri denen küçük düğme benzeri organlara sahiptir ve bu organlar enfeksiyonlara karşı mücadele eder.
Meme kanseri hakkında
Kanser, organdaki (burada meme) sağlıklı hücrelerin, çeşitli etkiler ile değişime uğrayarak farklı hale geldiği, bu değişiklik sonucu sisteme aykırı bir hale gelip, tümör ( ur ) isimli bir hücre yığını veya kitlesi oluşturmasıyla meydana gelir. Tümör kötü huylu ( kanserli ) ya da iyi huylu olabilir. Kötü huylu ( kanserli ) tümör vücudun diğer bölgelerine yayılabilir. Tümör, İyi huylu ise büyüyebilir ancak farklı bölgelere yayılmayacaktır.
Meme kanseri, kanserli kütlenin büyüyerek vücudun diğer bölümlerine eriştiğinde ya da kanserli hücrelerin kan damarları ve aynı zamanda lenf kanalları aracılığıyla organizmanın diğer bölümlerine aktarılması ile yayılma gösterir. Bu metastaz olarak adlandırılır.
Meme kanserinde faz ya da evre olarak I, II, III. Ve IV. Fazdan söz edilebilir. Meme kanseri fazı, kanserin hangi bölgede bulunduğunu, kanserli bölgenin büyüklüğü ve farklı bölgelere sıçrayıp sıçramadığını anlatmak için kullanılır.
Meme kanseri, genel olarak, en yakın lenf düğümlerine doğru ilerlerse de, akciğer, karaciğer, beyin hatta kemikleri bile etkileyebilir. Bu, metastatik ( metastaz evresi ) veya faz IV meme kanseri olarak tanımlanır.
Meme kanseri bazen tedavi sonrası tekrar görülebilir. Bu durumda kanser bölgesel (lokal) yineleyebilir, bu lokal olmanın anlamı meme bölgesi ya da meme bölgesine yakın alanlardaki lenf düğümleri ( bölgesel lenf düğümleri ) civarında ortaya çıkmasından kaynaklanmaktadır.
Meme kanseri çeşitleri
Meme kanseri temel olarak iki türdür: invaziv veya invaziv olmayan.
İnvaziv meme kanseri; yakındakilerden başlayarak diğer bölgelere sirayet eden kanserdir.
İnvaziv olmayan meme kanseri ise meme süt kanalını ya da lobülleri geçmezler.
Meme kanserleri genellikle süt kanallarında ya da lobda başlayıp; duktal karsinom veya lobüler karsinom şeklinde isimlendirilirler
- Ductal karsinom; Bu tip kanser, süt kanalını kaplayan hücre yapılarında ortaya çıkar. Meme kanserleri içinde en fazla görülene bu tiptir.
oYerinde duktal karsinom (DCIS). Bu tip kanser, sadece süt kanalında olur.
oİnvaziv ya da infiltre olmuş duktal karsinom; Bu tip kanser süt kanalının çevresine genişlemiş kanserdir.
•İnvaziv lobüler karsinom. Bu kanser ise lobüllerde başlar.
Daha az yaygın meme kanseri türleri:
- Medüller,
- Müsinöz,
- Boru şeklinde,
- Metaplastik,
- Papiller,
- Enflamatuar meme kanseri, tüm meme kanserlerinin ortalama % 1- 5’ini oluşturan hızla yayılan bir kanser türüdür.
- Paget hastalığı, bu tip kanser, meme ucundan başlar ve çoğu zaman yerinde gelişir fakat invaziv de olabilir.
Meme kanseri alt tipleri
Tümöre bazı özel testler yapılması suretiyle belirlenen 3 tür alt tür meme kanseri söz konusu olmaktadır. Bu özel testler ile öncelikle kanser olup olmadığı ve kanserin söz konuş olduğu durumlarda, kanserinizin tam olarak tanımlanması sonucunda daha etkili bir tedavi planlama bakımından önemlidir.
- Hormon reseptörü pozitif (ER – PR)
“Östrojen Reseptörleri” (ER) ve / veya “Progesteron Reseptörleri” (PR) ihtiva eden meme kanserlerine “hormon reseptörü pozitif” denir. Esasen bu reseptörler hücrelerde bulunan proteinlerdir. Östrojen reseptörleri içeren tümörlere “ER pozitif” denir. Progesteron reseptörleri içeren tümörlere “PR pozitif” denir. Bu reseptörlerden sadece birinin bile pozitif olması, bir kanserin reseptör pozitif olarak adlandırılması için yeterlidir. Bu kanser türü, büyümek için östrojen ve / veya progesteron hormonlarına bağlı olabilir. Hormon reseptörü pozitif kanserler, her yaşta ortaya çıkabilse de menopoz dönemindeki kadınlarda daha sık görülür. Meme kanserlerinin yaklaşık % 60 – 75’i östrojen ve / veya progesteron reseptörlerini içerir. Bu reseptörlerin olmadığı kanserler için “hormon reseptörü negatif” diye isimlendirilir.
- HER2 pozitif (HER2)
Meme kanserlerinin hemen hemen % 10 – 20 kadarı,” insan epidermal büyüme faktörü reseptörü 2” ( HER2 ) denen genin büyümesine bağlıdır. Bu kanserler “HER2 pozitif” olarak adlandırılır ve HER2 geninin çok sayıda örneğine sahiptir ya da HER2 proteininin yüksek miktarlarını içerir. HER2 geni, kanser hücrelerinde bulunan ve tümör hücresi büyümesi için önemli olan HER2 proteinini meydana getirir. HER2 pozitif meme kanserleri yüksek hızda irileşir. Bunlar ayrıca hormon reseptörü pozitif ya da hormon reseptörü negatif olabilir. HER2 proteini düzeyi düşük ya da HER2 geninin sadece birkaç örneğini içeren kanserlere “HER2 negatif” denir.
- Üçlü negatif
Bazen ise tümör ER, PR veya HER2’yi içermiyorsa “üçlü negatif kanser” olarak adlandırılır. Üçlü negatif meme kanseri, invaziv ( yayılan ) meme kanserlerinin yaklaşık % 15 – 20’sini oluşturur. ABD çalışmaları, üçlü negatif meme kanserinde, Latin ve Siyahi genç kadınlarda daha yaygın olduğunu göstermektedir. Yine BRCA1 ya da BRCA2 genlerinde mutasyon olan kadınlar üçlü negatif kanser bakımından rik altındadır ve 60 yaş öncesinde BRCA1 – 2 genleri mutasyon yönünden kontrol ettirilmelidir.
Meme Kanseri İstatistikleri
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) verileri bağlamında şunlar söylenebilir.
Meme kanseri, kadınlarda, cilt kanserinden sonra en yaygın görülen ikinci kanser türüdür. Toplam kanser vakalarının kadınlarda yaklaşık olarak % 51,1 kadarı İnvaziv kanser, % 46,9 kadarı invaziv olmayan kanser olmaktadır. Toplam meme kanseri vakalarının % 98’i kadınlarda görülmekle beraber meme kanseri vakalarının % 2 kadarı erkeklerde görülmektedir.
Meme Kanseri Sağ Kalma Oranları;
En fazla ölümle sonuçlanan kanser türü akciğer kanseridir. Meme Kanseri ölüm ile sonuçlanma bakımından her ne kadar ikinci sırada olsa da, gerek erken teşhis ve gerekse tedavi olanaklarının artması nedeniyle ölümle sonuçlanma oranı günden güne azalmaktadır.
Meme kanseri vakalarında hastalığa tutulan her 100 kişinin sonraki yıllarda hayatta kalma oranları şöyledir;
İnvaziv (yayılan) kanserlerde; her 100 kişiden 90’ı 5 yıl sonra hayatta kalmaktadır.10 yıl sonra hayatta kalma oranı %83 olmaktadır.
Kanserin çevredeki lenf bezlerine sirayeti durumunda 5 yıl sonra hayatta kalma oranı % 85, kanserin uzak alanlara sıçraması (metastatik kanser) durumunda 5 yıl sonunda hayatta kalma oranı ise %27 olarak değerlendirilmektedir.
Teşhis aşamasında metastatik kanser görülme oranı ise sadece % 6 kadardır. Bu durumda dahi daha kaliteli bir hayat sürme konusunda yapılabilecekler vardır.
İnvaziv olmayan ( yayılmacı olmayan) kanserlerde 5 yıl sonra hayatta kalma oranı %99 oranında gerçekleşmektedir.
İstatistikler, sadece geneli yansıtır. Elbette her birey kendine özgüdür. Tümörün büyüklüğü, kanserin sıçradığı lenf düğümü miktarı ve tümörün vereceği tepki başta olmak üzere çok sayıda faktör kanser tedavisi bağlamında önem arz eder.
Bir yanıt yazın